Sevgi Nedir?
Sevgi Nedir?
Sevgiyi Oluşturan Unsurlar
Sevginin kökenini sorguladığımızda; ilk olarak genetik
kodlarımızda olan bir yetiden bahsediyoruz ve bu yetinin uygun çevre koşulları
ile ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi sonucunda sevgi oluşuyor. Bu gelişimin
öncelikle bağlanma kuramlarıyla ilişkili olduğunu ifade edelim, bağlanma
kuramları ve sevginin nasıl bir ilişkisi var, siz sevgili dostlarımız için
irdeleyelim.
Sevgi ve Bağlanma
Bağlanma
kuramı; Psikolog John Bowlby ve Psikolog Mary Ainsworth’in bebeklerin ve
ebeveynlerinin gözlemlerine dayanır. Çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçların
ilk bakım veren tarafından karşılanması bebeğin güven duygusunun gelişmesini
sağlar. Bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması veya bu
konuda tutarsız davranılması bebeğin güven duygusunu zedeler ve bunun etkilerini
tüm yaşamı buyunca yaşar ve yakın ilişkileri bundan etkilenir. Sevginin
yaşanabilmesi için önemli koşullardan birinin de güven olduğunu belirtelim.
Güven duygusu gelişmemiş kişi duygusal ve fiziksel ihmale uğradığı için
karşısındaki bireylere karşı güvensiz şekillerde yaklaşarak sevgiye çok
ihtiyacı olsa da ona ulaşmayı başaramaz.
Bağlanma türlerine göre baktığımızda güvenli bağlananlarımız; bu konu da bir problem yaşamaz, yakın
ilişkiler geliştirir, sever, sevilir. Kaygılı bağlanan insanların, yetişme
sürecinde ihtiyaçları kimi zaman karşılanmış, kimi zaman karşılanmamıştır; bu
insanlar yakın ilişkilerde sevildiğinden bir türlü emin olamaz, içi
çelişkilerle işkence çeker ve karşısındaki insanları kaybetmekten korkar. Bu
korku onu sevgiye ulaşacağı davranışlardan uzaklaştırabilir, sevgisiz ve
umutsuz bir hayatın içinde kendini bulabilir. Kaçıngan bağlanan kişiler; ihtiyaçları görülmemiş ve
karşılanmamış bir çocukluk geçirdiklerinden yakın ilişki geliştiremezler ve
hayatta sadece kendilerine güvenebileceklerini düşünür, sevgi ve yakınlıktan
uzak bir yaşamda gemilerinin rotasını oluştururlar. Darmadağın ve reddedici bağlanmada ise; işler biraz daha karışır,
çocuk sadece ihmale uğramaz bir de fiziksel istismara uğramıştır. Bu kişiler
yakın ilişkilerde nerede nasıl davranacaklarını bilemez, yersiz davranışlar
sergileyebilirler, streslerini kontrol edemezler. Karşıdakileri huzursuz edecek
bu davranışlarıyla sevgiyi yaşamada başarısızlıklar hayat örüntülerinde sık
rastlanır. Sevgiyi yaşayabilmemiz için sevileceğimize ve en temelinde hayatta
güvende olduğumuza dair bir inancın olması ve bulunduğumuz ortamda
ihtiyaçlarımızın karşılanmış olması, sevilmiş olmamız gerekir. Çünkü sevgi aynı
zamanda sevdiğimiz varlığın ihtiyaçlarına duyarlı olmamızı gerektirir. Sevginin
gereklerini yaşayarak büyüdüğümüzde, sevgiyi birinci elden öğrenmişizdir.
Sevgiyi öğrenme kapasitemiz kadar bu öğrenmeyi gerçekleştirmiş olmamız da
sevginin dinamiğini bize açıklar.
Sevgi
Deposu
Bağlanmanın sevgi kavramına
etkisinden bahsederken aslında bir duruma da işaret etmiş oluyoruz. Nasıl ki vitaminlerin
vücudumuzda depo edildiği bir yerler varsa ve depolar boşaldığında sorun yaşıyorsak
sevgi depomuz da var ve boşaldığında onu doldurmak için çabalıyoruz. Bu depo
yetiştirilirken çok boş kaldıysa yani güvenli bağlanmayı gerçekleştiremediysek
depomuzu doldurmak için daha çok çabalayacağız demektir. Belki de çoğu zaman
yanlış yöntemlerle bunu yapmaya çalışacağız. D vitamine ihtiyacımız varken
sürekli B vitamini alıp vücudumu zora sokar gibi ruhumuzu zora sokacağız
demektir. Böylesi durumlar için bir klinik psikolağa gitmenizi sağlık
vereceğim. Gelgelim her şey yolunda iyi bir çocukluk geçirdik, güven duygumuz
iyi, sevgimizi de aldık, süreç bitti sizce? Tabi ki bitmedi, çünkü sevgi
ihtiyacımız ömür boyu sürer ve bedenimiz için nasıl sürekli beslenmek
durumundaysak ruhumuzu da sürekli beslemeli ve sevgi depomuzun boşalmasını
engellemeliyiz. Burada da sevginin ifade yolları bizim için yol haritası oluyor
ve kutup yıldızlarımızı takip etmekten vaz geçmiyoruz.
Sevginin İfade Yolları
Gary Chapman
yaptığı çalışmalar sonucunda beş sevgi dili tanımlaması yaparak insanların
sevgiyi nasıl ilettiklerini açıklamaya çalışmıştır. Burada bahsedilen sevgi
dillerinden birisi bizim için ön plandadır ve o bizim birincil sevgi
dilimizdir. Diğer sevgi dilleri de önemli olmakla birlikte sevgi depomuzu en
etkili şekilde dolduran sevgi dili birincil sevgi dilimizdir.
Fiziksel Temas
Kimi insanlar için fiziksel temas birincil sevgi dilidir. Sarılmak, el ele tutuşmak, öpmek gibi fiziksel etkileşimler olmadan bu insanlar sevgi depolarını doldurmazlar ve dokunsal insanlar olarak da kabul edilirler. Onlar sevgilerini dokunarak gösterirler ve sizden bunu beklerler.
Onay Sözleri
Onay sözlerini sevmeyenimiz
yoktur diye tahmin ediyorum. Ama bazı bireyler için onay sözcükleri çok daha
önemlidir. Çünkü onların zihninde sevgi kavramıyla özdeşleşmiştir onay sözleri.
Bu insanlar onay sözleri duyduklarında sevildiklerini hissederler ve sevgi
depolarını en kısa ve etkili şeklide onay cümleleriyle doldurabilirler. Onay
cümleleri; yaptığımız bir işin övülmesi, kişiliğimizdeki güzel yönlerin dile
getirilmesi, güzel bir davranışımızın takdir edilmesi, fiziksel bir
özelliğimizin güzel karşılanması olabilir. Kimin hangi onay cümlelerini daha
çok seveceği kişisel özeliklerle ilgilidir ve karşımızdaki insanı tanıdıkça
keşfedebiliriz.
Hediye Alma
Hediye almak, tüm toplumlarda var olan bir ritüeldir. İnsanların sevgilerini ve güzel duygularını ifade etmenin belki de en somut şeklidir, bunun somut bir sembol olduğunu da söyleyebiliriz. Hepimiz hediye almaktan hoşnut oluruz, hele de gerçekten zevkimize uygun ve arzuladığımız bir şeyi hediye olarak almak bizi ziyadesiyle mutlu eder. Hediyenin bize verilmesi kadar bizim de sevdiğimiz ve değer verdiğimiz birine hediye vermemizin bizi de mutlu ettiği düşüncesindeyim. Sevdiğimiz birine hediye aldığımızda karşı tarafın tepkisini meraklı gözlerle bekler, onun yüzün de beğeni ifade görmek isteriz. Bu olduğunda mutlu olur, olmadığında üzülürüz. Bu hepimiz için geçerli bir durum olsa da yaşanan bu duygular kimi insanlar için çok daha önemlidir. Onlar sevgilerini hediye vererek ifade etmeyi de kendilerine sevginin bu şekilde ifade edilmesini çok daha fazla önemser ve arzularlar. Onlar için sevginin en iyi ifadesi yani birincil sevgi dilleri hediye almadır.
Hizmet Davranışları
Hizmet davranışları; bizim için bir şeyler yapılmasını, bizim için bazı işlerin halledilmesini içerir. Bir arkadaşımızın bizim için yemek hazırlaması, zorlandığımız bir işte yardım edilmesi, belki bir faturanın bizim yerimize ödenmesi gibi davranışlar kimimize de sevildiğimizi güçlü bir şekilde hissettirir. Sevginin karşımızdakine hizmet ederek gösterilmesi, birincil sevgi dili olan insanlar için en güzel sözlerden ve hediyelerden daha çok anlam ifade eder.
Nitelikli
Beraberlik
Birlikte ortak zevklerimiz ışığında sevdiğimiz insanlarla paylaşacağımız, birlikte yürüyüş, sohbet etmek, film seyretmek, dans etmek, geziye gitmek gibi aktiviteleri paylaşarak geçirdiğimiz nitelikli beraberlik süreçleri de sevgiyi anlatmanın ve hissetmenin önemli yolaklarından biridir ve hepimiz için değeri paha biçilemez, ama bazılarımız için bundan öte; nitelikli beraberlik olmadan sevildiğini hissedemez. Bu insanlar için birincil sevgi dili kuşkusuz nitelikli beraberliktir.
Bu sevgi dillerinden hangisi bizim birincil sevgi dilimiz, bunu nasıl anlarız? Birincil sevgi dilinizi anlamak sizi en çok mutlu eden davranışları gözden geçirmelisiniz. Sevdiğiniz insanların sizin için en çok neyi yapmadığınızdan şikâyet ediyorsanız muhtemelen o sizin için birincil sevgi dilinizdir. Karşımızdakinin birincil sevgi dilini de onu tanıdıkça, yaptığımız hangi şeylerden memnun olup, hangi davranışları talep ettiklerine bakarak anlayabiliriz.
Sevgi Ne Değildir?
Sevginin sorumluluk gerektiren bir eylem ve bir seçim olduğunu
söylemiştik. Peki, sevgi sosuna bulanmış her eylem sevgi midir? Bizi kontrol
altında tutan, özgürlüğümüzü elimizden alan eylemler, sevgi midir? Hayır
değildir, kesin bir bilgi olarak. Sizi sürekli eleştiren bir kişi; iyiliğinizi
düşündüğünü söyleyebilir, ancak bu davranışıyla egonuzu zedelediği ve ruhunuza
zarar verdiği için bu eylem sevgi içeren bir eylem değildir, sevgilisini çok
sevdiği için kıskandığını söyleyerek onu kısıtlayan kişinin bu eylemi de sevgi
değildir. Yanındaki kişiyi toplum içinde küçük düşürmek de sevgi değildir.
İnsan ruhunu ve onurunu küçülten espiriler ve şakalar da samimiyetten
beslenmez. Biz öyle farz etsek bile ruhumuz, derinlerde bir yerde bunu
hissedecek ve günü geldiğinde isyan edecektir. Yapılan eylem bir insana zarar
veriyorsa maddi ya da manevi olarak, hangi niyetle yapıldığı ifade edilirse
edilsin sevgi içeren bir eylem değildir. Bu tip davranışlara biri tarafından
sistematik bir şekilde maruz kalıyorsak burada sevginin var olup olmadığını
sorgulamak gerektiği kanısındayım.
Sevgi ve aşk aynı şeyleri mi anlatır? Âşık bir kimse ‘seni seviyorum’ der âşık olduğu kişiye, buradaki sevgi kelimesi yukarda tanımladığımız anlamda bir sevgi değildir kuşkusuz. Öncelikle aşk bir seçim değildir, başımıza öylece gelen tutkulu ve coşkulu bir durumdur. Karşımızdaki kişinin özelliklerini bilmeyiz, kötü yönlerini görmezden gelir, o olumsuz özelliklerin bizi huzursuz etmeyeceğine inanırız. Aşkta bizi mantığımız değil, duygularımız yönlendirir, karşımızdakini olduğu gibi kabul etmiş olsak güçlü bir sevgiden bahsedebilirdik, oysa âşık olduğumuz kişiye iyi özellikler atfeder, kötü yönlerine karşı kör oluruz. Aşkın sarhoşluğu sona erip de gerçek kişiyi gördüğümüz de; ya onu olduğu gibi kabul edip sevmeyi seçeriz ya da o olumsuz özellikler bize ağır gelir ve çeker gideriz. Çünkü aşk sevgi gibi bilinçli bir tercih değil hormonlarımızın, bilinçaltımızın ve toplumsal öğretilerin birleşip bizim için hazırladığı bir iksirdir ve bilirsiniz her iksirin etkisi bir gün geçer.
Sevgi ve
yalnızlık
İnsanlar sosyal varlıklardır. Diğer insanlar olmadan kendimiz
olmamız mümkün değildir, insan olmamız da. Kimliğimiz sosyal süreçlerde gelişir
ve sosyal süreçlerle beslenir. Bu yüzden yalnızlık insan türü için katlanılması
en zor durum ve duygudur. En zor durumdur, çükü diğer insanların olmadığı bir
ortamda uzun zaman kalmak bizler için en büyük işkencelerin başında gelir. En
zor duygudur, çünkü yalnız hissetmek de en az fiziksel olarak yalnız kalmak
kadar zorlayıcı bir duygudur. İnsan önemsenmek, desteklenmek, onaylanmak, kabul
görmek, etkileşimde bulunup anlaşılmak ister. Bu sıraladığımız durumlarda
sevgiyle gerçekleşir. Sevilmek tüm bu beklentilerimizin karşılanmasıdır ki bu
da bizim yalnızlık duygusundan uzaklaşarak huzurlu hissetmemizi sağlar. Sevgi
yaşadığımız dünyayı bir fiziksel güçler yığınından çıkarıp anlamlı bütünsel
ilişkilere dönüştürür ve var oluşumu anlamlı kılar. Sevgiyle bütünleşmiş
anlamlı bir hayat dileğiyle.
Kaynak
ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları
Dergisi Issn: 1309-9302 http://sobiad.odu.edu.tr Cilt: 1 Sayı: 2 Aralık
2010-Duyusal Alan Öğrencilerinden Sevgi ve Sevgi Kuramları (Sevgiye Dair
Söylenceler) Yener ÖZEN * Fikret GÜLAÇTI
PSİKİYATRİDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR2010;2(4):443456 © 2010,
eISSN:13090674 pISSN:13090658“Aşk” Fenomeni ve Sevgi İlişkilerinin
Nörobiyolojisi “Love” PhenomenonandNeurobiology of LoveRelations
Ali Evren Tufan 1, İrem Yaluğ 2
Yorumlar
Yorum Gönder